Türkiye’nin önemli tasarımcılarından Adnan Serbest ile tanışma fırsatı bulduğum bir
workshopta ‘Mimarlık nedir?’ sorusu karşısında ‘Bilmiyorum, bende cevabını arıyorum.’ diye yanıt vermiştim. Bu zannedildiği gibi heyecandan ya da bilinçsizce verilmiş bir cevabın aksine mimarlığa başladığımdan beri kendime de sorduğum bu sorunun bilinçli bir şekilde verilmiş bir cevabıydı. Sonrasında da üzerinde düşünmek için uzunca fırsatım olan bu soruya ‘Mimarlık şudur..’ diye net bir şekilde cevap verecek insanın samimiyetinden de şüphe eder, yapılacak bütün tanımların da mimarlığı anlatacak yeterliliğe sahip olamayacağını düşünürüm. O yüzden bu yazıyı okuduktan sonra ‘Mimarlık nedir?’ sorusuna net bir cevap alamayacağınızı ama kafanızda şekillenmesi ve soru işaretlerinin ortadan kalkması açısından, vereceğim ufak tavsiyelerinde eğitim hayatınızı kolaylaştıracağını bu yüzden de mesleğinin başında olan bu mimar kardeşinize kulak vermenizi ve yazıyı okumaya devam etmenizi tavsiye ederim.
Nacizane tavsiyemi dikkate alıp yazıya devam eden değerli kardeşim öncelikle selam
olsun. Formülünde biraz bilim biraz sanat olan bir meslek grubu ile karşı karşıyasın. Okurken kendinden geçeceğin, ayılıp bayılacağın, bayılmıyorsan bayılana yardım edeceğin, nerden bulaştım ben bu işe, buna para mı dayanır, bırakıyorum diye belki haftalarca sürecek olan depresyonlara gireceğin, pateks kokusuyla mı yoksa peligom kokusuyla mı sabahlasam diye düşünüp kararı bütçenin belirlemesine izin vereceğin, içine girenin çıkamadığı (istisnai durumlar hariç), çıkamadığı gibi bırakmayı da göze alamadığı, her ne kadar mf’den alsa da öğrencilerini sayısal işlemlerin çok fazla kullanılmadığı, daha çok tasarım analiz sunum ve maketlerden oluşan, fikir üzerine temellerini kurmuş ders içeriklerine sahip, bir iki ders dışında ezberi, yine bir iki ders dışında sayısal işlemleri çok olmayan hayal gücü, tasarım ve
pratik temelleri üzerine kurulu eğitim verilen bir bölüm mimarlık.
Her şeye rağmen okumaya karar verdiğin mimarlık bölümü hakkında sana
verebileceğim birkaç tavsiye var elbette. Deneyimlerim sonucu elde ettiğim bu bilgileri
seninle paylaşmayı kendime borç bilirim. Öncelikle verilen eğitimden mi yoksa mesleğin getirdiği birikimden mi kaynaklı söylediklerini çözemediğim ‘Mimar her işi yapar.’ cümlesini, okurken en az bir hocandan duyacağın bu bölüm, zorluklarına rağmen mezun olunca iyi ki mimar olmuşum dedirten cinsten. İsteksizce veya zorla yazdığın taktirde, bu bölümü okurken ve mezun olup mesleğini yaparken bir hayli zorlanacağını o yüzden aile veya çevre baskısından dolayı yazmaman gerektiğini şiddetle belirtmek isterim. Tavsiyelerime devam edecek olursam; ‘verilen bütün projeleri büyük bir titizlikle yapmanı, fotoğraflayıp ve taratıp dijital ortamda saklamanı, mimari programlarda kendini geliştirmeni, özelde çalışmayı
düşünüyorsan yabancı dilini ilerletmeni, Türkiye’den ve dünyadan tasarım ve mimarlık
alanındaki örnekleri incelemeni ve gündemi takip etmeni, seminer ve sergilere gitmeni, müze ve çeşitli mekanlara gidip hem keyifli vakit geçirip hem de mekanın akışını ve birimlerin konumlandırılışını incelemeni, ucuz çıktı ve malzeme alabileceğin ozalit ve kırtasiyeleri bulmanı, hocalarınla aranı iyi tutmanı, workshopları takip edip katılmak için pes etmeden mücadele vermeni, stajlarını naylon yapmamanı, uykusuzluğa ve bünyeni ayakta tutabilmek için kahve takviyesine kendini hazırlamanı’ okurken ve mezun olduktan sonra yaşadığım pişmanlıkları yaşamaman açısından tavsiye ederim.
Mimarlık nedir sorusunu kafanda netleştirmeye çalışmanın yanı sıra bölümü
kazanacağını ya da kazandığını da varsayarak işine yarayacak tavsiyelerde de bulundum. Gelecekteki meslektaşım tavsiyelerimi dikkate alman, elinden geldiğince kendini geliştirmen dileğiyle, yolun açık olsun. Aramıza hoş geldin...
Arzu AKTÜRK